Ara

1 Mayıs 2011 Pazar

Sessizliği Ararken

 Önümde bırakıyorum herkesi, arkamdakileri arıyorum. Sonsuzdan geldim ve sessizliğe gideceğim. Yolum o kadar uzun ve karmaşık ki... Hissettiğim acılar kokular ve sesler... Her biri içimi kemiriyor ve beni benden alıyor artık. Ben hangisiyim bilemiyorum. Bunları yazan mı? Düşünen mi? Deliren mi? İçimde o kadar fazla insan var ki! Kendi sesimi bile duyamıyorum artık. Yolum ufuk çizgisini takip etmek gibi. Ne kadar gidersem o kadar uzak bana. Onu bulmam için herhangi bir yoldaş ya da rehberim de yok. Belki vardır, belki Tanrıdır ama benim Tanrım da yok. Ben onun dışlanmış istenmeyen çocuğuyum. Şeytan olarak adlandırıldım ve kötülendim. İstediğim tek şey sessiz bir zamandı. Ama yok! Hiç de olamayacak anlaşılan. Çünkü sessizliği bile dinlerken bir şey duyuyor ve düşünüyorum. Somut ve gereksiz şeyler. Zannettiğim hayatı yaşayarak maddi dünyamı mahvediyorum. Buna takılarak da manevi olanı. İçimi hayalimi. Hayatsal ihtiyaçlar dışında yaşadığımız hayat sadece sikilmiş ve gereksiz olandır. Bize dayatılan bu gerçek bu doğru denilen ama sadece saçmalıklardan oluşan bu hayat! Yalanın babası ve Tanrının gerçek cehennemi.

 Önümdekilere son kez bakıyorum. Gördüğüm vahşet, acı, aşk, sevgi, ihanet, kokular,sesler... Yaşam. Geriye döndüğümde ise, ben daha yokken... Bir şey vardı oralarda. Hep var olan hiçlikteki HUZUR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder